Hayatımızı ve çevremizdeki insanları, büyük bir denizin içerisinde yolculuk yapan kayıkçılara benzetebiliriz. Hepimiz büyük bir hayat denizinde, bizlere sunulan kayıklara binmiş ve bir yerlere kürek çekmekteyiz. İlk olarak bir bebek dünyaya geldiğinde ailesinin kayığına biner ve burada kayık çekmeyi öğrenmeye başlar, kendi kayığını nasıl kullanacağı konusunda ailesinin yardımına ihtiyaç duyar. Ebeveynleri zamanla çocuklarına nasıl kürek çekileceğini öğretir. Bazı aileler sadece kürek çekmeyi ve su üzerinde kalabilmeyi hayatını anlamı olarak gördüklerinden, çocuklarına da sadece bunun öğretilmesini yeterli olarak görürler ve sadece bunu öğretmek isteyebilirler. Tek gayeleri hayatta kalmak olduğundan, sağlıklı bir yaşam için gerekli bilgilerden ve donanımlardan bihaber yaşamakta ve yaşatmaktadırlar çocuklarını. Bazı aileler ise hayat denizindeki dalgalar ile mücadele etmeyi, nerelere gidebileceğini, farklı neler yapabileceğini, kayıkla keyif içerisinde yolculuk yapabilmeyi, sadece hayatta var olmanın değil hayatta mutlu olmanın önemini ve tüm karşılaşılabilecek geçici veya uzun süreli kötü hava ve hayat şartlarının olabileceğini ve her insanın hayatta karşısına neler çıkabileceğini de öğretmektedir.
En önemlisi ise kayığın olası tüm rotalarını da öğretmek isteyebilirler ve öğretirler. Çocuklar büyüdükçe bir şekilde kendi kayıklarını sahiplenirler. Çocukların bir kısmı büyük bir özgüven ve kendi rızaları ile kayıklarına biner, bir kısım çocuklar ise mecbur kaldığından küreklerini tek başına çekmek zorunda kalabilirler. Her halükarda yetişkinlik limanına doğru hareket başlamıştır artık. Her bir insan aynı denizde ayrı ayrı kayıklara binmiş durumda yolculukları sürer gider. Kimi zaman kürek çekerek ilerlemekte kimi zaman ise kürekleri bırakarak, ne yazık ki dalgalar bizi nereye götürürse oraya doğru yol almaktayız veya büyük dalgalarla mücadeleyi öğrenmediğimizden, zor durumlarda kalabiliyoruz.
Bilinçli veya bilinçsiz kürekleri bırakıyor veya bırakmak durumunda da kalıyoruz. Kiminin kayığında yükler çok ağır iken kimininki oldukça hafif veya uzaktan bizlere hafif görülmekte. Tercihlerimizle dolduruyoruz kayıklarımızı, her ne kadar öyle olmadığına kendimizi inandırsak da. Bazen insan yorulduğu için kürek çekemez veya kıyıyı göremediği için pes eder ve dalgalara teslim eder kayığını ve sadece boş yaşar, bazen ise yaşamanın bu olduğunu zanneder. Ne yazık ki dalgalara teslim olmuş kayıklar çok nadir şans eseri kıyıya yanaşır veya dalgalardan zararsız kurtulur ve bu genelde bir çoğumuz için ne yazık ki sadece bir hayaldir. Ancak kürek çekecek gücümüz de olmadığından ne yapacağımızı bilemez halde pes ederiz veya ne yaptığımızı biliyormuş gibi yaşamaya devam etmeye çalışırız. Bazen de yorulup kürek çekmekten kaçınabilir veya kendimize ve hedeflerimize olan inancımızı kaybedebilir ve öylece dalgaların gelişi güzel hareketlerine bırakabiliriz kendimizi. Küreği bırakan kişi, hedefteki limanlardan vazgeçmiştir tamamen. Dalgalar nereye götürürse oraya gider, ancak gittiği yer istediği bir yer değildir. Bir ömür boyu keyifsiz ve hedefini belirlememiş bir şekilde sürekli kürek çekmek kolay değildir elbette. Başkalarının kayıklarını ve rotalarını değerlendirmekle zaman geçirmek veya kayıktaki yol alma hızını düşüren fazla ve gereksiz ağırlıklardan şikayetçi olmak her zaman mümkündür. Kayığımız bazen su almaya başlar, batma tehlikesi yaşayabilir. Kayıktaki deliği dikkate almazsak, bu delik daha fazla büyüyerek kayıklar için çok fazla risk oluşturabilir, belki de görmezden geldiğimiz küçük sorunlarımız gibi. Bu yüzden; hedeflerine doğru keyifle kürek çekmeyi öğrenmek, gereksiz yüklerden kurtulmak, azgın dalgalarla boğuşmayı başarmak veya rotamızı yeniden belirmek konusunda bir başkasının yardımını istemek en doğru seçim olacaktır. Doğru bir şekilde keyifle kürek çekmek, nereye ve ne şekilde gitmek istediğimizi belirlemek, ne zaman hangi kıyıya ulaşacağımızı birlikte tespit etmek konularında bize rehberlik edecek insanlara ihtiyaç duyarız. Bizler de bu psikolojik danışmanlık sürecinde, belirli bir süre için bu insanları kayığımıza misafir edip onların eşliğinde birlikte yolculuk yapmaya devam ederiz. Hayatınıza olumlu değer katabilmek umuduyla.