Tertemiz birer kağıt gibidirler bebeklerimiz ve çocuklarımız. Dolmaya başlar tüm sayfalar zamanla, biz yetişkinlerin öğrendikleriyle doldurmuş oldukları gibi. Biz yetişkinler çocuklarımızı eğitirken, genellikle doğrular yerine öğrendiğimiz kültür ve değerler doğrultusunda hareket etmekte ve çocuklarımı bu şekilde yetiştirmeye çalışmaktayız. Sadece kendi değerlerimiz, bilgilerimiz ve sistemlerimizdeki yazılanların yanlışlarını, eksikliklerini veya fazlalıklarını fark edebiliyor ve görebiliyorsak bunları da değiştirme veya geliştirme şansımız olabilecektir. Genellikle ise çoğunluğumuz ne yazık ki kendi sayfasına yazılanlar nelerse, onlarla yaşamayı kabul eder ve çocuklarımızı da o şekilde eğitmeye çalışırız.
Sayfaları bizlerin doldurduğu gerçeğini bilsek de bilmesek de, çocuklarımızın boş ve tertemiz sayfalarına kendi sayfalarımızı yazmaya devam etmekteyiz. Çocukluktan sayfa dolmaya başlar çünkü boştur tamamen ve ne yazarsak onunla dolar sayfanın büyük bir bölümü. Son bir kısmı ise ergenlikte yazılmaya çalışılır, aile dışındaki hayatın da öğrenilmesiyle.
Düşünsenize, bizler tertemiz sayfalara “SENİ SEVİYORUM” yazarsak, iki gün sonra o sayfadan her zaman “SENİ SEVİYORUM” okumuş olacağız. Birileri gelip o yazıyı karalamadığı sürece, okuduğumuz “SENİ SEVİYORUM” yazısı, iki yıl sonra da yirmi yıl sonra da orada kalmaya devam edecektir. Peki ya o sayfaya “Seni sevmiyorum” yazdığımızı düşünürsek, aynı durum burada da geçerli olmayacak mıdır?
Her ne kadar anlaması çok kolay olsa da bu durum ebeveynleri oldukça zorlayacaktır. Çünkü bizlerde yazılı olan sayfalarda her ne var ise, evlatlarımızın sayfalarına da onu yazıyor ve farklı bir durum olmasını umut ediyoruz ki bu pek de olası görünmüyor. Yazdıklarımız ve beklentilerimiz arasında büyük farklar meydana geldiğinde ise ebeveyn çocuk çatışmaları ortaya çıkmaktadır. Bu durum karşısında çocuklarımız; tertemiz saf kalpleriyle ne yapacaklarını bilmemekte, kendi sayfalarında yazılı olanlar ile onlardan beklenilenler bileşkesinde içsel bir çatışma yaşayabilmektedirler. Bu çatışmanın doğal bir ürünü olarak karmaşık davranışlar sergilemeye başlayabilmektedirler. Her bir çocuk ergenlik cağına geldiğinde, hayata, dünyaya ve kendisine dair anlamlar yüklemeye başlamaktadır. İnsani var oluşunun anlamlandırılması ve var oluş çabası devam eder. Kimlik oluşturulması sosyal hayatın etkileriyle bu dönemde tamamlanmaya çalışılır.
Ergenlerimiz ve çocuklarımız, onların sayfalarına yazılanlar ve kendilerinden beklenilenlerin çatısması durumlarında; sayfalarında yazılanların bir kısmının silinmesi veya bir kısmının yeniden değiştirilmesine ihtiyaç duyabilirler. Biz çocuklarımıza ve ergenlerimize, sayfalarında yer alan kötü yazıların silinmesi için silgi ve bazı yanlış yazıların değiştirilmesi destek olmayı teklif etmekteyiz. Henüz zaman varken ve sorunlar giderek kartopu gibi büyümeden küçük yazılım hatalarını silerek çok büyük başarılar elde edebilmek mümkündür.
Örneğin “Seni sevmiyorum” cümlesinden sadece “m” harfini silerek “”SENİ SEYİYORUM” elde edebilmek mümkündür. Aksi durumda, yazılanlardan ve öğretilenlerden farklı olarak sergilenmesini beklediğimiz ve okumayı umduğumuz her şey sadece bir hayal olmaktan öteye gitmeyecektir. Hiçbir şey için geç kalınmış değildir; çocuklarımıza güvenmek ve doğru bir şekilde çalışmak gerekmektedir.