İnsan denen muhteşem varlığın; atomlardan oluşan bir fizik beden kalıbında yaratıldığını ve içine can yerleştirilerek dünya boyutunda bireysel ve toplumsal bir yaşam hikâyesi oluşturduğunu hepimiz bilmekteyiz. Anemik bir çocuk; topraktaki demirin varlığından haberi bile olmadan, toprak yiyerek demir ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Tüm dünyadaki insanlar zor durumlarında mutlaka birbirlerine sarılırlar, dokunurlar. Başı sıkıştığında, kendilerine dokunan, kendilerini saran sıcacık bir el isterler.
Bir yeri ağrıdığında veya hasta olduğunda; acıyan noktaya dokunan, ovan bir eli mutlaka vardır. Üzgün olduğunda, yanındaki arkadaşının bir elini hissediverir bir omuzunda. Atlatılan bir sıkıntının arkasından derin bir nefes alarak ohhh çeker birdenbire. Dokunulmak huzur verir, güven verir herkese. Hangi kültürden olursa olsun, insanlar sürekli olarak bioenerjiyi kullanmaktadır zaten, hem kendisinde hem de etrafındaki insanlarda. Fiziksel ve zihinsel anlamda “enerji” boyutunu inkar edemeyeceğimiz insanın; yapacağı özel çalışmalarla hem kendisine hem de başkalarına ciddi yardımlar yapabileceği konusu, özel bir gerçeklik olarak tarih boyunca karşımıza çıkmakta olup varolmaya da devam edecektir.